Mahkemede durdum, eski kocamın avukatı beni parçaladığında ağlamamaya çalıştım
Hakim boğazını temizledi ve ses odada yankılandı. “Bayan Maro,” dedi, bana ilk kez doğrudan hitap ederek, “Bay Maro’nun mali işleri ve motivasyonları konusunda ciddi endişeler var gibi görünüyor. Bu yeni koşullar altında velayet düzenlemelerini yeniden değerlendirmek uygun görünüyor.”
Başımı salladım, sesim sonunda güçlendi. “Teşekkür ederim, Sayın Yargıç,” diyebildim, sözlerim minnettarlık ve rahatlamanın ağırlığını taşıyordu.
Hakim sözlerine şöyle devam etti: “Bölge savcılığının bu konuyu incelemesini beklerken, çocuklarınızın geçici velayetini size veriyorum. Ayrıca, Çocuk Koruma Hizmetleri’ne Bay Maro’nun mali durumu ve yaşam koşulları hakkında kapsamlı bir soruşturma yürütmesi talimatını veriyorum.”
Derek’in omuzları çöktü ve yere baktı; mahkeme salonuna giren kendine güvenen adam artık yoktu. Ona baktım, öfke ve acıma karışımı bir hisle. Bu adamı bir zamanlar sevmiştim, ya da en azından gerçek olduğunu sandığım versiyonunu.
Hakim duruşmayı kapatırken, eşyalarımı topladım, kalbim yıllardır olmadığı kadar hafifti. Luca’nın eline uzandım ve Arya da yanımıza geldi, minik parmaklarını benimkilere doladı. Birlikte duruşma salonundan çıktık ve olasılıkların parlak ışığına adım attık.
Adliye binasının dışında, Luca’nın göz hizasına diz çöktüm. “Teşekkür ederim cesur oğlum,” dedim ve onu kendime çekip sarıldım. Arya yanımıza geldi ve bir an için dünya yeniden yoluna girdi.
“Şimdi ne olacak anne?” diye sordu Luca, gözlerinde hafif bir endişeyle.
“Tam olarak bilmiyorum,” diye dürüstçe cevapladım. “Ama bildiğim bir şey var ki, iyi olacağız. Birbirimize sahibiz ve en önemlisi de bu.”
Uzaklaşırken, bu deneyimin ne kadar acı verici olsa da içimdeki ateşi yeniden alevlendirdiğini fark ettim. Yeniden inşa etme, sesimi yeniden bulma ve çocuklarımın sadece hayatta kalmakla kalmayıp, gelişebilecekleri bir hayat yaratma zamanıydı. Önümüzde zorluklar olacaktı, ama cesaret, kararlılık ve sevgiyle donanmış olarak, onlarla yüzleşmeye hazırdım.
Güneş parlıyor, yüzümüzü ısıtıyordu, mahkeme salonunun gölgelerini geride bırakarak ilerliyorduk. Bizi yeni bir bölüm bekliyordu; kendi hikâyemizi yazacağımız, güç, direnç ve umutla dolu bir bölüm.